İl merkezinde, Osmancık Caddesi üzerinde bulunan caminin ilk defa Selçuklu Sultanı III. Alaattin Keykubat zamanında, onun azatlı kölesi Hayrettin tarafından yaptırıldığı değerlendirilmektedir. Cami, bugünkü halini geçirdiği büyük onarımlar sonucu almıştır. Osmanlı döneminde II. Beyazıt zamanında meydana gelen büyük depremde harap olmuş, Mimar Sinan tarafından onarılmıştır. Bu onarım Mimar Sinan’ın Tezkiretü’l Ebniye isimli kitabında da geçmekte olup, kitapta “Çorum’da Alaaddin Camii’ni müceddeden tamir ve inşaa ettiği” yazılıdır. III. Murat zamanında caminin adı “Sultan Muradi Salis Cami“ diye anılmaya başlamıştır. Cami IV. Murat zamanında tekrar tamir ettirilerek etrafına medreseler ve akarat (iş yerleri) yaptırılmıştır. Cami bu zamanda Sultan Muradi Rabi Camii olarak adlandırılarak Evkaf Dairesi kayıt ve sicillerine bu adla geçmiştir. H.1204 (M. 1790) yılındaki depremde tekrar harap olan cami, H.1216 ( M. 1802) yılında Yozgatlı Çapanoğlu Süleyman Bey tarafından eskisi gibi dokuz kubbeli olarak tamirine başlanmıştır. Ancak Süleyman Bey’in ölmesi üzerine oğlu Abdülfettah Bey tarafından H.1225 (M. 1810) yılında ahşap, tek kubbeli olarak tamir edilmiş ve bugünkü görünümünü almıştır. Caminin son cemaat yeri ve üst katı II. Meşrutiyetin ilanından sonra yapılmış, doğu tarafına da minare ilave edilmiştir.
Ulu Cami minberi, sanat tarihi açısından önemlidir. Abanoz ağacından yapılan minber, daha sonraki yıllarda boyanmıştır. Kitabelerine göre minber, M. 1306 tarihinde Davutoğlu Ahmed’in emri ile Abdullah oğlu Davut ve Ebubekir oğlu Muhammed isimli Ankaralı iki sanatçı tarafından yapılmıştır. Zaman içinde bazı onarımlar görmüş olan minber, orijinalliğini büyük ölçüde korumuştur. Minberin yüksekliği 3,85 m, uzunluğu 3,40 m, kapı yüksekliği 2,60 m ve kapı genişliği 1 m. olup, 11 basamaklı bir merdiveni vardır.
Minber çatma künde kari tekniğinde yapılmıştır. Kapı ve mihrap tarafındaki yüzde sathi ama özenli bir oyma işçiliği vardır. Keskin hatlarda eğri kesim tarzı, diğer kısımlarda bu tarzla birlikte yuvarlak ve düz yüzeyli oyma tarzları kullanılmıştır. Minberin batı yan yüzünde derin oyma tarzı ile plastik tesir kuvvetlendirilmiştir. Bu yüzdeki ışık gölge kontrastları zengin olup, oluklu oyma tarzı görülür. Bu da minber kitabelerinde belirtilen iki ayrı ustanın işçiliğini farklı teknikler olarak sergilemektedir. Minber kapısı Anadolu geleneğine uygundur. Kapı kanatlarında üst tarafı sivri armudi göbek motifleri yer almış ve içi stilize bitki motifleri ile doldurulmuştur. Kapı pervazlarında meander ve yaprak dal motifleri dikkati çeker. Kapı çerçevesi, yan yüz ve merdiven korkuluk pervazları Rumi motiflerle süslenmiştir. İki yan yüz korkuluklarında iç içe geçerek devam eden oniki kenarlı şekillerin ortalarında altı köşeli yıldız motifi yapılmış, yüzeyi bitki motifleri ile bezenmiştir. Yıldızlı ve içiçe geçmiş çokgen geometrik motiflerin kullanıldığı yan yüzlerin yanı sıra batıdaki panoda on iki kollu yıldız motifi bir merkez teşkil etmektedir.